Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Sislerin ardında güneş. Kendine vadiler açıyor. Yamaçlarda üzüm bağları. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. 18. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. . Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. . Heybetli ve gururlu duruyor. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Büyük bir Yunan tapınağı. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Ludwig’in kalıtı. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. ",. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Hepsi de küçük ve sevimli. Her şey tablo gibi. Çevresine hiç uymayan bir yapı. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Orada bir heykel. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. Regensburg’da. . Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Sağ, sol eski yapı. . Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Tepede bir tapınak. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor.

Tuna kıyısında bir gün...

Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Sağ, sol eski yapı. Sislerin ardında güneş. Tepede bir tapınak. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Heybetli ve gururlu duruyor. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Her şey tablo gibi. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Yamaçlarda üzüm bağları. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. . Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Hepsi de küçük ve sevimli. . Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Büyük bir Yunan tapınağı. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Orada bir heykel. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. 18. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Biraz ileride büyükçe bir alan. Kendine vadiler açıyor. Regensburg’da. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Ludwig’in kalıtı. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. . 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. ",. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Uzaklardan bir köprü görünüyor. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. . Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler.